|
|
Laparoskopi |
Karın
boşluğu içerisine bir iğne yardımı ile gaz verilerek şişirilir. Göbek
deliği hizasından karın içerisine, karın içerisini görüntülemek amacı
ile kamera sistemi yerleştirilir. Karın duvarında 3-4 adet 5-10 mm
genişliğinde delikler açılarak , karın boşluğuna cerrahi işlemin
yapılmasında kullanılan aletler sokulur ve gerekli olan cerrahi müdahele
bu şekilde yapılır (Resim 1)
Endoskopik
|
 |
Resim
1- Laparoskopi |
|
Laparoskopik
cerrahi yöntemi ile yumurtalık ve rahim ameliyatları yapılabilir. Tüm
jinekologlar tarafından genellikle basit yumurtalık kistlerinin veya
yumurtalığın çıkartılması işleminde yaygın olarak kullanılır. Kanser
olması muhtemel yumurtalık tümörlerinin laparoskopik olarak
çıkartılması önerilmez. Kitlenin çıkartılması
işlemi
sırasında
kanser hücreleri karın içerisine dağılabilir.
Jinekolojik
kanser cerrahisi ile uğraşan hekimler özellikle lenf bezlerinin
çıkartılması (lenfadenektomi) işlemini
laparoskopik
olarak da
yapabilirler.
Ancak bu işlem oldukça tecrübe gerektirdiğinden , kanser cerrahisi ile
uğraşmayan hekimlerin bu tip ameliyatları yapmasını
önermem.
Özellikle rahim (endometriyum) kanseri tanısı
alan hastalarda laparoskopik olarak rahim ve yumurtalıkların
çıkartılması ve laparoskopik lenfadenektomi yapılabilir bir cerrahi
yöntemdir (Video 1). Jinekolog onkolog tarafından ameliyat edilmediği
için eksik yapılmış bir kanser hastasında, eğer uygun kriterleri
taşıyorsa lenfadenektomi laparoskopik olarak tamamlanabilir.
Video 1- Laparoskopik pelvik lenfadenektomi. (Tıklayın) (T.Beşe -özel
arşiv) |
|
Histereskopi |
Rahim(uterus) içerisine optik bir alet ile girilerek, kamera sistemi
yardımı ile rahim içerisinin ekranda görüntülenmesi işlemidir. Tüm
jinekologlar tarafından uygulanabilen bu yöntem tanı amaçlı
kullanılabileceği gibi, içeriye sokulan aletler yardımı ile cerrahi
girişimler de yapılabilir. Rahim içinde oluşmuş olan polip veya myomlar
veya rahim içini döşeyen yüzey (endometriyum) bu yöntem ile
çıkartılabilir (Resim 2-3). |
 |
 |
Resim 2- Rahim içinde myom-ultrasonografik görünüm
Resim 3- Histeroskopik görünüm
(T.Beşe-
özel arşiv)
|
|
Aşırı ve Uzun Süreli Adet Kanaması - Histeroskopi |
Aşırı ve
uzun süreli adet kanaması kadınların yaşam kalitesini, cinsel hayatını
ve kan kaybına bağlı olarak kansızlığa neden olması bakımından genel
sağlığını olumsuz yönde etkileyen bir rahatsızlıktır. Bu tarzda adet
kanamasının en önemli nedenleri arasında; rahim kası içinde veya rahim
iç duvarına (endometriyum) yakın miyomlar, rahim iç duvarındaki saplı
miyom veya polipler bulunmaktadır. Yaklaşık % 40 olguda ise aşırı ve
uzun süreli adet kanamalarının organik, elle tutulur, gözle görülür bir
nedeni bulunamaz.
Kansızlığa
(anemi) neden olabilecek düzeyde kanaması fazla ve uzun süren kişilerde
sebebe yönelik olarak mutlaka tedavi uygulanmalıdır. Rahim içi
endometriyum tabakasında myom veya polip varsa mutlaka histeroskopik
yöntem ile çıkartılmalıdır. Rahim kas tabakasında myom var ise ,
miyomun çıkartılması (myomektomi) veya hastanın yaşı da göz önüne
alınarak, çocuk doğurma isteği olmayan kişilerde rahmin alınması (histerektomi)
tedavi yöntemi olarak düşünülmelidir.
Elle
tutulur, gözle görülür bir neden saptanamayan ancak aşırı ve uzun süreli
adet kanaması olan kişilerde rahim içerisine progesteron salgılayan
sipiral (Mirena) yerleştirilmesi en etkili tedavi yöntemlerinden
biridir. İlk 3-4 ay içinde beklenilenden farklı olarak fazla ve aşırı
kanamaların devam etmesi söz konusu olabilir veya ara kanama şeklinde
sürekli kanama olabilir. Bu dönemde sabredilmeli ve spiral hemen
çıkartılmamalıdır. 1. yıl sonunda olguların büyük çoğunluğunda
kanamalarda azalma olur.
Bu tip
olgularda cerrahi olarak rahmin iç tabakasının histeroskopik yöntem ile
koterize edilmesi (ablasyon) (Resim 4) veya tabakanın çıkartılması
(rezeksiyon), (video 2) diğer bir yaklaşımdır. Oldukça başarılı bir
yöntem olan histeroskopik ablasyon ve rezeksiyon yöntemlerini uygulamak
için hasta seçimi önemlidir. Rahim ameliyatı ile rahminin alınmasını
istemeyen veya rahmin tamamen alınması tıbbi nedenlerle sakıncalı olan ,
çocuk doğurma isteği olmayan, genellikle 40 yaş üzeri aşırı ve uzun
süreli adet kanaması olan kadınlarda histeroskopik ablasyon veya
rezeksiyon uygun bir tedavi yaklaşımı olabilir. Uygulama sonrası % 20
olguda adet kanamasının tamamen ortadan kalkması , %40-60 olguda ise
kanamalarda hastayı memnun edecek düzeyde azalma görülür.
 |
Resim 4- Histeroskopik
endometriyal ablasyon |
Video
2- Histeroskopik endometriyal rezeksiyon (Tıklayın) ( T.Beşe-özel arşiv) |
|
Endometriozis (Çukulata Kisti) |
Endometrium
dokusu normal fizyolojik şartlarda sadece rahim içinde bulunur ve
yumurtalıklardan salğılanan östrojen ve progesteron hormonlarına bağlı
olarak gelişir ve eğer gebelik oluşur ise, bebeğin yerleşip büyüyeceği
yatak görevini görür. Eğer gebelik oluşmaz ise kısa bir süre sonra
yumurtalıklardan salgılanan hormon değerlerinin kanda azalması sonucunda
kanayarak bu yatak dokusu dökülür. Bu kanamaya adet kanaması (menstrüasyon)
adı verilir. Endometriyum tabakası her ay kanayarak dışarı atılır ve
sonrasında ki yeni dönemde gebelik için yatak görevi görmek için tekrar
gelişir. Bu döngü menopoza kadar yıllarca devam eder.
Endometriozis hastalığı ise, nedeni kesin bilinmeyen bir şekilde
endometriyum dokusunun bulunması gereken rahim içinden farklı bir
organda veya dokuda bulunmasıdır. Neden , nasıl ve hangi yol ile
endometriyum tabakası farklı bir organda ortaya çıkmaktadır? Farklı
varsayımlar ileri sürülmekle birlikte bu sorunun kesin bir tıbbi cevabı
henüz ortaya koyulamamıştır. Endometriyum dokusu , rahim dışında en çok
yumurtalıkta ve karın iç zarında (periton) görülür. Olmaması gereken bir
yerde endometriyum dokusunun olması endometriozis hastalığı olarak
isimlendirilir. Genellikle 20-25 yaşlardan sonraki doğurganlık döneminde
ortaya çıkar ve menopoz sonrası ile görülmez. Bazen yumurtalık , tüpler
ve peritonu içine alacak şekilde yaygın bir hastalık halindedir. Çocuk
sahibi olmayı ciddi şekilde engelleyebilir. Çocuk sahibi olamayan
çiftlerin yaklaşık %20’inde endometriozis hastalığı vardır.
Yumurtalıkta
ortaya çıkan endometriosis hastalığı endometrioma olarakta
isimlendirilir. Yumurtalıkta olmaması gereken endometriyum dokusu, yine
yumurtalıktan salgılanan östrojen ve progesteron hormonunun etkisi ile
, aynen rahim içindeki endometriyum dokusu gibi , gelişir ve adet
kanamasının olduğu dönemde kanar. Ancak, rahim içindeki kanayan doku
rahim ağzı ve vajen yolu ile dışarı atılabilirken, yumurtalıktaki
kanayan doku ve kan dışarı atılamaz ve zaman içinde kistik bir oluşum
ortaya çıkar. Her ay olan kanama neticesinde kist içinde biriken kan
zaman içinde sıvı çukulata rengi ve kıvamına dönüşür ve kist büyümeye
başlar . Tanı ultrasonografik inceleme ile yapılır. Ultrasonografik
inceleme de genellikle homojen yoğun içerikli kistik bir yapı şeklinde
görülür (Resim 5-6). Bazen serum CA-125 değeri normalden yüksek tesbit
edilir. CA-125 genellikle yumurtalık kanserlerde yüksek olarak bulunur.
Ancak serum CA-125 yüksekliği kanser için tipik ve sadece kansere özğü
bir belirteç değildir. Ca-125 yüksekliği endometriozis hastalılığında da
genellikle yüksek bulunur. Dolayısı ile ultrasonografik olarak çukulata
kisti olduğu düşünülen bir kistik bulgu varsa , serum CA 125 değerinin
yüksekliği hastayı çok endişelendirmemelidir.
 |
 |
Resim 5-
Yumurtalıkta
ultrasonografi ile
tesbit
edilen
endometrizis kisti.
Serum
CA-125:114 (T.Beşe-özel arşiv) |
Resim 6- Endometriozis kisti
içindeki çukulata kıvamında
yoğun
içerik (T.Beşe - özel arşiv) |
|
|
Endometrioziste Tedavi |
Endometriozis hastalığının kesin tedavisi yumurtalıktan salgılanan
hormonlarının salınımının durdurulması ile sağlanır, yani kişinin
menopoza girmesi gerekir. Menopoz ile birlikte östrojen oluşumu ortadan
kalkacağından ,östrojene bağımlı olarak gelişen endometriyum veya
endometriozis dokusu geriler. Ancak bu hastalık doğurganlık döneminin
ve genç-orta yaş kadın grubunun bir hastalığı olduğundan, kişiyi genç
yaşta menopoza sokmak hasta açısından uygun olmaz. Yumurtalıkta oluşan,
kist oluşturmuş endometriozis hastalığının tedavisi cerrahidir. İlaç
ile çukulata kisti kaybolmaz. İlaç tedavisi ameliyat öncesi bir süre
için endometriozis dokusunu baskılamak ve ameliyata hazırlamak amacı ile
kullanılabilir. İlaç ile baskılanan olgularda ameliyat ile daha
başarılı sonuçlar alınır. Ameliyat ile yumurtalıkta oluşan kist cidarı
tamamen çıkartılmalı (kistektomi) ve geride kalan yumurtalık dokusu
korunmaya çalışılmalıdır. Ancak endometriozis hastalığı sağlam doku
içine giren bir patolojidir. Bu neden ile büyük ve birkaç , iç içe
geçmiş kistlerden oluşan komplike çukulata kistlerde ; işlem sonrası
geride sağlıklı yumurtalık dokusa kalamayacak olan olgularda veya kist
cidarı tamamen çıkartılamayan olgularda hastalığın olduğu yumurtalık
tamamen çıkartılabilir(ooforektomi). Tedavi için açık cerrahi (karın
duvarı kesilerek) veya laparoskopik cerrahi uygulanabilir. Eğer
laparoskopik yol ile kistektomi yapılması planlanıyorsa , olgunun iyi
seçilmesi gerekir. Büyük, komplike kistlerde laparoskopik olarak kist
cidarı tamamen çıkartılamayabilir. Bu nedenle büyük ve komplike
çukulata kistlerinde, küçük bir karın kesisi yapılarak açık cerrahi daha
uygun bir yaklaşım olur. Tek ve nisbeten küçük, komplike olmamış
çukulata kistleri ise laparoskopik cerrahiye en uygun olgulardır.
Kistektomi sonrası geride bırakılan ve normal olarak nitelenen
yumurtalık dokusundan bir süre sonra yeniden bir endometriozis odağı
gelişebilir. Veya bir süre sonra başlangıçta normal olarak görülen
diğer, karşı yumurtalıkta da endometriozis odağı ortaya çıkabilir. Bir
yumurtalıkta endometriozis odağı gelişebiliyorsa, aynı kökenden ve
hücrelerden oluşan diğer yumurtalıkta da endometriozis gelişebilir.
Bazen de ilk tanı anında her iki yumurtalıkta çukulata kistleri
mevcuttur (Resim 7)
 |
Resim 7- Her
iki yumurtalıkta endometriozis kistleri
(T.
Beşe-özel arşiv) |
|
|
Endometriozis ve Kanser İlişkisi |
Çukulata
kisteri ile birlikle aynı anda ve endometriozis zemininde yumurtalık
kanseri de gelişebilir. Yumurtalık kanseri olgularının ortalama % 5
kadarında yumurtalıkta endometriozis dokusu da bulunur ve kanser bu doku
üzerinden gelişmektedir. Dolayısı ile çukulata kisti tanı koyulduğunda,
uzun süre beklenmeden, kistin büyüyerek komplike hale gelmesinden önce
çıkartılması daha uygun olur. Aynı zamanda endometriozis zemininden
zaman içinde kanser gelişiminin de önüne geçilmiş olur. |
|
|